Bu makale, milliyetçilik, politika gibi alanlarda literatürün nasıl erkek odaklı olduğuna değinerek başlamış. Kadının dışlandığı siyaset gibi konularda kadının rolünün ikinci planda olduğu belirtilerek feministlerin bu duruma tepkilerinden bahsedilmiş. Feministler kadınların bu alanda olduğunu ancak görünürlüğün arttırılması gerektiği ve dışlama mekanizmalarının belgelenip ifşa edilmesinin önleyici olacağına vurgu yapmışlar.
Makale uluslar ve devletlerin cinsiyeti var mıdır sorusunu sorar. Yazar makalesinde milliyet üzerine kurulu siyasetin maskülinist bir ortam olduğunu savunduğunu ve makalenin de bu izde ilerleyeceğini söyler. Bu erkek egemen devletin görünür kıldığı düzenin bizi nasıl etkilediği üzerine bir makale okuduk.
Yine kavramlar üzerinden ve tarihsel süreçler incelenmiş. Günümüz Amerikan erkeklik kavramının hangi dönemde şekillendiği açıklanmış. 19.yy sonları 20.yy başlarında Amerika’da fiziksel güç gösterisi ağırlıklı organizasyonların günümüz Amerikan erkeklik modelini çizdiği vurgulanmış. Rotundo’nun 1987 yılına ait analizinde farklı erkeklik gruplarından bahsedilmiş. Başarılı Erkek, Hristiyan Erkek ve İlkel Erkek gibi. Veya Robert Conell’ın pozitivist, normatif ve semiyotik olmak üzere kurguladığı erkeklik modeli. Bu modellerin eleştirildiği noktalardan bahsedilmiş makalede. Karşı tipler üzerinden erkeklik tanımları da yapılmış. Erkeğin ne olmaması üzerinden modeller oluşturulmuş.
Bu modellerin güce ve performansa dayanması, erkekler için önemli bir sorun oluşturmaktadır. Ataerkil toplumun biçtiği model erkeklerden duygularını yok etmesini istemektedir. Erkekliğin tarihsel ifadelerinin farklılığına karşın her dönem egemen olan bir hegemonik erkekliğin olduğundan bahsediliyor. Bu hegemonik erkeğe saygı duyulması gerekmez, rekabet edilecek bir standarttır.
Makalenin milliyetçilik ile ilgili literatürden yararlanarak yaptığı tanımlar milliyetçiliğin ulusu doğurduğu, devlet kurmanın ve buna tabi olacak bir ulusu yaratmanın sonra da diğer ulus devletler ile savaşmanın yüksek bir askeri güç gerektirdiğinden bahsedilmiş. Çünkü ulus yaratan milliyetçilik, ulusuna bazı sınırlar koyar ve o sınırlar ötekileri de tanımlar. Devlet kademelerinde tarihsel süreçte çoğunlukla yer verilen erkek, milliyetçilik ve militarizm ile doğrudan ilişkilendirilir. Roosevelt örneği verilmiş. Onun politikada izlediği rol Amerikalı erkeklik modelinin bir gösterisidir. Örneğin Roosevelt’in politikasını yaşlı ve kadınlara karşı yürüttüğünden bahsedilmiş.
Kadın milliyetçilikte iki önemli rol üstlenir. Birincisi annelik ikincisi ise namustur. Namus kavramının erkeklerin koruduğu kadınların kaybettiği bir şey olarak ifade edildiğinden bahsedilmiş. Kadın doğrudan vatan ile ilişkilendirilir ve erkeklerin vatanı koruması ile bir tutulur. Milliyetçilik ve cinsellik bağlantısını makale bu şekilde değerlendirmiş.