Campany’nin makalesi fotoğraf ile haşır neşir olan filmleri analiz ederek ilerleyen ve bu bakımdan merak uyandırıcı bir metin. İçinde fotoğraf geçen farklı tarihlerde çekilmiş filmler örnek verilerek fotoğrafın ve fotoğrafçının filmde nasıl yer aldığını tartışmış. Tam bu noktaya geldiğimizde fotoğrafçının röntgencilik yaptığı tartışılabilir. Bu konuya Blow Up ile ilgili kısımda değineceğim. Geçen hafta izlediğimiz ve yine hakında yazılmış bir kritiğini okuduğumuz La Jetee filminden, Rear Window, Blow Up ve fotoğrafçı üzerine cevap metnimi yoğunlaştırmak istiyorum.
La Jetee, gelecekte bir günde, III. Dünya Savaşı sonrasında, hafızası güçlü bir adamı geçmişe ve geleceğe götüren bir fotoroman (!). Filmden çok bir edebi metne yakın olduğu söylense de bence Andy Warhol’un Sleep filminden (ki geçen hafta güvenlik kamerası tartışmasından yola çıkarak bunun bir film ama sıkıcı bir film olduğu sonucuna varıyoruz.) daha heyecanlı ve ilginç. La Jetee, fotoğraflardan oluşması nedeniyle geçmişe ait. 1945 yılından bakarak halen daha gelmemiş bir günü (3. Dünya Savaşı) anlatması nedeniyle gelecek ile ilgili. Gelecekte bir gün, bir adamı tutup geçmişe ve geleceğe sürüklüyorsun. Ve döneminin uğraştığı konulara (montaj, savaş vb) eğilebilmiş Marker bu çok kapsamlı çalışmasında.
Makalede birçok yönetmen ve film ismi geçiyor. Ancak son bölümde karşılaştırması yapılan Hitchcock’un Rear Window ve Antonioni’nin Blow Up filmlerinden bahsedersek Hitchcock’un ve Antonioni’nin filmlerinde ortak nokta fotoğrafçının bir röntgencilik yapması. Makalede de belirtildiği üzere Hitchcock’un kahramanı film boyunca fotoğraf makinasını bir dürbün, bir teleskop gibi kullanıyor. Zira Blow Up filminde de Thomas, üzerine çalıştığı fotoğraf kitabı için evsizlerin arasına girip onları habersizce fotoğraflıyordu. Yani fotoğrafçının bakış açısı fotoğraftan daha ötedir. Hitchcock bunu özellikle belirtmiş. Makalede geçen filmlerin fotoğrafçı ve fotoğraf ilişkisini ve tüm bunların etrafında dönen soruların cevaplarını aradığı görülüyor. “Gerçek nedir?” ve “Fotoğraf bir kanıt mıdır?” gibi. Bu filmler fotoğrafçının yaklaşımı üzerine yoğunlaşmış. Rear Window’da fotoğraf çekmeye dahi gerek yoktu çünkü fotoğrafçının olması yeterli. Ve belki de fotoğraf makinesinin sağladığı olanaklar yeterliydi. Lensin ve onun sağladığı olanak, yaklaştırma, mesafeyi kısaltma gibi.
Antonioni ve Hitchcock’un filmlerindeki biçimsel farklılıklardan da bahsedilmiş makalede. Hitchcock’un montajları, Antonioni’nin uzun tek çekimleri. Ancak bunun cevap metnimde tartıştığım şey ile pek bir ilgisi yok. Antonioni’nin filmini gerçeklik açısından ve bir kanıt olup olamayacağı açısından detaylıca tartışabiliriz. Ama özellikle Antonioni’nin Blow Up’ı röntgencilik açısından bir fotoğrafçının olaylara bakış açısını gayet güzel yansıtıyor. Müdahale asla yok. Fotoğrafçının baktığı noktada ne var ise o. Blow Up, renklerin filme kattığı veya filmde temsil ettiği şeyler üzerine de konuşulan bir film. Bu noktada izleyici ile de oynuyor Antonioni.
Üzerine çok düşünmediğimiz fotoğrafların, film içinde değerlendirildiğinde farklı bir şey ifade etmesi, fotoğrafın özellikle filmciler tarafından düşünülmesi, sinemada çokça tartışılması fotoğrafın muhteşem bir kaynak olduğunu gösteriyor ve bu ikisi arasındaki ilişkiye kestirme bir yorum yapmanın imkansızlığına da makalede yer veriliyor.