Bir Dil Olarak Sinema Teoristler
•Jacques Lacan
•Louis Althusser
•Jean-Louis Comolli
•Christian Metz (Cinematic Semiotics)
•Giorgio Agamben
•Laura Mulvey
•Peter Wollen
Aygıt Kuramı daha birçok düşünürün katkısıyla gelişmiştir. Ancak bu yazımda özellikle üçü üzerinde duracağım. Bu düşünürler: Marks, Lacan ve Metz. Sinema Gösterge Bilimi bakış açısının bir çalışma doğrulaması.
Klasik Film Teorisi
“Psikanaliz ve Film Teorisi” bölümünün başında modern film teorisinin psikanalistik bakış açısı tarafından domine edildiğine değinilir. Klasik Film Teorisi, Karl Marx ve Louis Althusser’in rolü ve Sinema Göstergebilimi’nin katkıları ile Gaze, Feminist Teori gibi diğer fikirler etrafında şekillenir.
Klasik Film Teorisi Sergei Eisenstein ve Andre Bazin’in sinemada sembolizm üzerine düşüncelerinden de yararlanmaktadır. Eisenstein’a göre sinemanın estetik rolü gerçeği dönüştürme yetisine bağlıdır. Kamera sıradan objeleri yüceleştirmek için yeterli bir araçtır ve sinemanın anlatı yönü üstesinden gelinmesi gereken bir engeldir. Diğer bir deyişle kurgu gerekli değildir. Kamera kendi sihrini zaten yaratır. Kamera ne kadar gerçek olanı gösterse de, gerçeği sembolik ve anlamlı bir şeye dönüştürmüştür artık.
Andre Bazin ise Eisenstein’ın düşüncesinden esinlenerek sinemanın amacının gerçeği objectif ifade etmek alarak görür. Sıradan resimlerde objelerin yerleşiminden ve objenin doğrudan kendisinden sübliminal mesaj verilir.
Bazin ve Eisenstein, filmleri sistemin ideolojik ürünü olarak gören ünlü Karl Marx’ın fikirleri tarafındadırlar. ‘İdeolojik’ kelimesini ayrı bir yere not aldığımızda ise Lacan, Metz ve Sinema Göstergebilimi perspektifinden Aygıt Teorisi (Apparatus Theory) anlam kazanmaya başlar.
Jacques Lacan ve Psikanalitik Film Teorisi
Şu an tartıştığımız aygıt teorisi ile ilgili, psikanalizin bu çalışmaya ve diğer film çalışmalarına da doğrudan etkilerinin büyük olduğu görülür.
Lacan’a göre, bilinçaltı sadece esas ve yaratılıstan gelen anlamdan ibaret degildir. Bunun yanı sıra bilincaltinda bir anlam ancak bilincaltinin bir uctan bir uca yapilanmasiyla ve boylece somutlasmasi surecinde ortaya cikan farkliliklar araciyla anlam kazanir.
Lacan, bilincaltini sembolik ve gercek olmak uzere imgelere gore bolmustur. Bu tanimlama, Sigmund Freud’un Id, Ego ve Super Ego dusuncesini de dogrular niteliktedir.